Kedilerin Bazı Anlamadığımız Davranışları

Kediler ev yaşamına çok çabuk bir şekilde adapte olduğu bilinmektedir. Fakat bazı hareketleri hem sevimli gelirken aynı zamanda tam olarak ne yapmak istediklerini anlamayız. İşte kedilerin bazı tuhaf davranışları ve bu davranışları gerçekleştirme sebeplerini inceleyeceğiz.kedi davranışı

Öncelikle kediler bir kuş gördükleri zaman tuhaf bir şekilde miyavlarlar. Bu miyavlamalar kuş camdan gidene kadar devam etmektedir. Bunun sebebi aslında tamamen kedilerin taklit yapması olarak gösterilmektedir. Yani kedi aslında kuş sesini taklit ederek onun kendisine yaklaşmasını bekliyor. Bunu da özellikle doğal yaşamda vahşi kedilerin maymunları avlamak için kullandığı bir yöntem olduğunu görüyoruz. Bir diğer tuhaf davranışları da özellikle kutulara karşı olan hassasiyetleri. Küçücük kutuya girip bu kutudan çıkmak dahi istemiyorlar. Bunun sebebini de birçok kedi sahibi kedilerin oyunu olarak görse de bu aslında kedilerin güvenli bir yer bulma iç güdüsü. Kutunun içine girerek kendilerine çok daha güvenilir bir alan oluşturduklarını düşünüyorlar.

Kediler bilindiği üzere avcı hayvanlardır. Bu sebeple kuş, fare, çekirge gibi hayvanları avlamak isterler. Eğer ev kedisi de olsa bu tür hayvanları avladılarsa da direkt yemek yerine sahiplerine getirdikleri de olmaktadır. Birçok kişi bu olayın bir hediye verme olayı olduğunu düşünse de aslında bu kedilerin bir alışkanlığıdır. Bu tür avlarını güvendikleri kişilere verip daha sonrasında da kendilerine servis edilmesini beklemektedirler.

Kedilerin yapmış oldukları en tuhaf hareketlerden bir tanesi de bacağınıza sürtünmesi oluyor. Bunun da iki anlamı var ya kendisini sevdirmek istiyor ya da sizi işaretliyor. İşaretlemeden kasıt kedilerin vücut çevrelerinde koku bezleri var. Bu tür sürtünmeler sebebiyle kedi aslında sizi işaretler ve kokunuzu tanır hale gelir. Bu sebeple de mahallede sizi gördüğü zaman tanıyan kedilerin büyük oranı bu sayede tanımaktadır. Son olarak kediler bazen kumlarını kullanmaz. Bunun sebebi kedinin kedi kumunu kullanmayı bilmediği değil kedi kumunu beğenmediğidir. Yapısı olsun kokusu olsun ya da kumu koyduğunuz yer kedinizin hoşuna gidebilir bu sebeple değiştirmeyi deneyerek bir de duruma göz atmak iyi olacaktır.

Otranto Seferi

Osmanlı Devleti’nin imparatorluk olduğu zamanlarda hiç şüphesiz ki en güçlü zamanlarından birini 2.Mehmet yani Fatih Sultan Mehmet ile yaşamıştır. İstanbul’u henüz 21 yaşında fethettikten sonra Avrupa’nın korkulu rüyası haline gelen Osmanlı İmparatorluğu’nun gözü hep yükseklerdeydi. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u almanın yeterli olmadığını düşünüyor ve topraklarına sürekli toprak katıyordu. İşte Fatih Sultan Mehmet’in son hedefi İtalya’nın da bir kısmını ya da tamamını ele geçirmekti. Bu sebeple de 1480 yılında Otranto Seferi’ni gerçekleştirmeye karar verdi.Otranto Seferi nedir, Otranto Seferi kim tarafından yaptı, osmanlı ve Otranto Seferi

Yaklaşık olarak 100 gemiden oluşan Osmanlı donanması tarihler 28 Temmuz 1480’i gösterdiği vakit Otranto limanı resmen Osmanlı tarafından ele geçirilmiş oldu. Tabii ki bu Otranto halkı tarafından panikle karşılandı kimi kaçarken kimileri de Osmanlı’ya karşı direndi ve bunlar Osmanlı tarafından idam edildi. Bu kişiler bugün Napoli’de yer alan Santa Caterina a Formiello kilisesinde yatmaktadır ve İtalyanlar tarafından şehit olarak kabul edilmektedir. Osmanlı Otranto şehrini ele geçirdikten sonra Brindisi, Lecce, Taranto yönüne doğru da seferler yapmış olsa da Napoli’den oldukça büyük kuvvetler gelip bu seferleri püskürtmüşlerdir.

Tüm bunların yanı sıra Fatih Sultan Mehmet’in Otranto’ya geleceği ve bizzat ordunun başına geçeceği de yüksek sesle konuşulur hale geldi. Bu da başta papa olmak üzere herkesin üzerinde büyük bir korku uyandırdı. Bu sebeple de Papa Fransa’daki Avignon’a kaçmayı bile planladı. Fakat daha sonrasında bundan vazgeçip bunun yerine İspanya, Portekiz gibi ülkelerden yardım istedi.

Her şey Osmanlı için iyi geçerken ve İtalya’nın birçok bölgesi için fetih planları yapılırken tarihler 3 Mayıs 1481’i gösterdiği vakit Fatih Sultan Mehmet öldü. Bu ölüm devletin de karışmasına yol açtı çünkü kimse bu ölüme karşı hazırlıklı değildi. Üstüne Fatih Sultan Mehmet’in oğulları 2.Beyazıd ve Cem Sultan arasında da taht savaşı çıkınca ister istemez Otranto Seferi de 2.plana düşmeye başladı. Bunun neticesinde 2.050 Osmanlı askeri esir alındı ve Türkler’in İtalya fethi başarısızlıkla sonuçlandı. Buna rağmen Otranto şehri 28 Temmuz 1480 – 10 Eylül 1481 tarihleri arasında Osmanlı Devleti’nin elinde kalmış oldu.

Satranç Oyunu

Satranç bir spordur. Her ne kadar çoğu kişiye göre bir masa oyunu gelse de ki böyle de olsa aynı zamanda spor olarak da kabul edilmektedir. Satranç iki kişi tarafından oynanmaktadır ve tamamen stratejiye bağlı bir oyundur. Oyun 8×8’lik bir alanda oynanır. Bu alanın yanı sıra oyunda 32 adet taş bulunmaktadır. Bu 32 taş 16’şar olmak üzere iki oyuncu arasında paylaşılır. Oyunda beyaz taşlar ve siyah taşlar bulunur. Oyunun başında kişiler hangi taşla oynamak istediğine karar verir.satranç oynama, satranç kuralları, satranç oyunu nedir

Her iki oyuncunun da sekiz piyonu, iki fili, iki kalesi, iki atı, bir veziri ve bir şahı bulunmaktadır. Oyunda amaç şahı korumaktır şahı yenilen kişi oyunu kaybetmiş olur. Her bir taşın hareketleri de farklıdır. Piyon düz gider ve ilk hamlede 2 diğer hamlelerde sadece 1 kare ilerleyebilir. Rakibini düz değil çapraz olarak yer. Kale ileri ve yana istediği kadar hareket eder. Fil çapraz gider. At 1 ileri ya da geri, 2 sağ ve sola gider ya da 2 ileri ya da geri, 1 sağ ve sola gider. Vezir fil ve kalenin birleşimi gibidir. Yani istediği kadar çapraza gider ya da yana ve ileriye gidebilir. Şah ise sadece 1 kare ileri, geri ya da çapraza gidebilir. Eğer piyon yenilmeyi başarmadan rakibinin en uç noktasına gitmeyi başarırsa işte o zaman at, fil, vezir ya da kaleden istediğini olur burada oyuncuların tercihi doğal olarak genelde vezir olmaktadır.

Satrançta kişi eğer rakibinin şahını yiyebilecek konuma geldiyse şah diyerek onu uyarmak zorundadır. Bu şah kelimesinden sonra rakip de şahını korumak için önlemler alır. Fakat tüm önlemlere karşı şahını koruyamazsa oyun biter ve şah mat denilerek oyun sonlanır. Satranç oldukça köklü bir oyundur ve geçmişi milattan öncelere dayanmaktadır. Birçok farklı mat yöntemi birçok farklı savunma yöntemi ve birçok farklı kuralları bulunan bir oyundur. 1886 tarihinden itibaren şampiyonaları yapılmaktadır. İşin ilginci diğer oyunlarda ve sporlarda şampiyonlar sürekli değişirken satrançta durum böyle değildir. 1-2 yılda şampiyonluklarını kaybeden satranç oyuncuları da olsa 15 sene bu unvanını koruyanlar da vardır.

Türkiye’de Kış Turizmi İçin En Uygun 5 Yer

Kış turizmi karlı ve eğimli alanlarda, kayak sporunun ön planda olduğu bir seyahattir. Kış turizmi henüz yaz turizmi kadar popüler olmasa da kimileri için oldukça önemlidir. Peki Türkiye’de kış turizmi yapılacak olursa nerede yapılmalıdır?

  1. Palandöken – Erzurum

Türkiye’nin en büyük kayak merkezi olan Palandöken’de tam 2466 yatak kapasitesi bulunmaktadır. En çekici özelliği ise dünyanın en uzun ve dik ikinci kayak merkezi pistine sahip oluşudur. Şehir merkezine yalnızca 7 km uzaklıkta olması en çekici özelliklerinden biridir. Sık sık çeşitli uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmaktadır.

  1. Uludağ – Bursa

Türkiye’de kış turizmi denince akla ilk gelen yerlerden biri şüphesiz ki Uludağ’dır. İstanbul’a yakınlığı bu durumun aslında en temel sebeplerinden biridir. Buna ek olarak renkli gece hayatı, helikopterli kayakları da onu cazip kılan özellikler arasındadır. İstanbul ve çevresinde yaşayanlar için kışın kısa kaçamakların merkezidir.

  1. Köroğlu – Bolu

Köroğlu kışın beyaz ve yeşil tonlarını birlikte görebileceğiniz ender yerlerden biridir. Burada kış sezonu bir hayli uzundur. Kar kalınlığı ve kalitesi ise kayak için son derece idealdir. Karın kalitesi birçok kayakçı için burayı vazgeçilmez kılmaktadır. Siz de kayak yaparken beyaz ve yeşil tonlarının tadını çıkarmak istiyorsanız Köroğlu doğru bir tercih olacaktır.

  1. Erciyes – Kayseri

Erciyes de tıpkı Uludağ gibi en popüler kayak merkezleri arasında gelmektedir. pist çeşitliliği oldukça zengindir. Her düzeyden kayakçılar burada rahatlıkla kayak sporu yapabilir ve keyifli vakit geçirebilir. Havalimanına ve yerleşim yerine bir hayli yakındır. Aynı zamanda bu alanda yapay kar üretimi de yapılmaktadır.

  1. Kartepe – Kocaeli

Kocaeli de tıpkı Uludağ gibi İstanbul ve çevresinde yaşayanların, kışın kısa bir kaçamak yapmak isteyenlerin uğrak yerleri arasındadır. İstanbul’a yalnızca 110 km uzaklıkta yer almaktadır. Doğası ve pistleri ile her kış severin tercihi olabilecek düzeydedir. Ayrıca teleferikler ve telesiyej sistemleri oldukça moderndir. Yapay kar sistemleri de bulunan bu alanda kışın eşsiz bir kar tatili yaşayabilirsiniz.

İstanbul’un Fethi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Yalnızca Türk tarihi için değil aynı zamanda Avrupa tarihi açısından da büyük bir olay olan İstanbul’un fethi 29 Mayıs 1453 tarihinde gerçekleşmiştir. Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen İstanbul bu tarihten itibaren biz Türklerin toprağıdır. 1.Dünya Savaşı sonucunda kısa bir dönem yabancı askerler tarafından işgal edilmiş olsa da Kurtuluş Savaşı sonucunda bunun da önüne geçilmiştir.İstanbul'un fethi, İstanbul'un fethi tarihi, İstanbul'un fethi nasıl oldu

Aynı zamanda Hz. Muhammed’in de İstanbul için bir hadisi vardır ve bu hadiste İstanbul’un mutlaka fethedileceğini ve onu fetheden komutanın ne kadar büyük olduğundan da bahsetmiştir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiği zaman yalnızca 21 yaşındaydı. 6 Nisan 1453 tarihinde başlatılan kuşatma sadece 53 gün sürdü. 53 gün sonunda Osmanlı Bizans’a karşı belki de hiçbir zaman unutulmayacak bir zafer elde ederek İstanbul’un fethini tamamlamış oldu. Osmanlı Fatih Sultan Mehmet öncesi İstanbul’u 3 kez fethetmeyi denese de başarılı olamadı. 1.Beyazıd, şehzade Musa Çelebi ve Fatih Sultan Mehmet’in babası 2.Murat da İstanbul’u fethetmeyi denemişti. Bunun haricinde tarihte tam 26 deneme daha gerçekleşse de Fatih Sultan Mehmet’e kadar İstanbul’un fethi hep başarısızlıkla sonuçlandı.

İstanbul’un Fethi’nin Sonuçları

İstanbul’un fethi öyle normal bir şehrin fethi gibi değildi. Bu sebeple de birçok sonuca yol açtığını da söylemek mümkündür. Osmanlı açısından bakacak olursak Osmanlı’nın devletten imparatorluğa geçişini sağladı ve başkent de Osmanlı yıkılana kadar İstanbul olarak kaldı. Boğazların egemenliği sağlandığı gibi Osmanlı’nın da yükseliş dönemi başlamış oldu. O dönem için oldukça büyük öneme sahip olan İpek Yolu da Osmanlı’nın eline geçmiş oldu ve Avrupa’ya ilerleyiş de hızlandı.

Dünya tarihi açısından bakacak olursak da Bizans İmparatorluğu resmen sona ermiş oldu. Derebeyliklerin yavaş yavaş yıkılmasına sebebiyle verdi krallıklar kuruldu. Aynı zamanda orta çağ kapanıp yeni çağ başlamış oldu. Avrupa açısından en iyi gelişme de şüphesiz ki coğrafi keşifler ve Rönesans oldu. Çünkü Avrupa artık geride kaldığını kabullendi ve böylece Rönesanslara oldukça önem verdi. Bu da Avrupa’nın hala günümüzde birçok konuda gelişmişliğinin sebebi olarak gösterilebilir.