Dünyadaki belki de en şirin varlıklar bebeklerdir. Bebekler anneleri ile birlikte oldukça güzel bir tabloya neden olurlar. İlk doğdukları andan itibaren bebekler annelerine emanettir ve bebek doğduktan yaklaşık otuz dakika sonra bebek anne kucağına verilir ve orada mükemmel bir bağ oluşur çocuk ve anne arasında. Kimi anne bu bağı çocuğunun hayatı boyunca koparmaz kimi ise vicdansız bir şekilde çocuğunu bir cami avlusunda ya da her hangi bir yere bırakarak onu yalnızlığa terk eder ve annesiz bir şekilde büyümesine sebep olur. Elbette bu ve benzeri durumlarda çok da ön yargılı olmamak gerekir. Belki de o anne çocuğunu oraya bırakırken aklında ‘çocuğum daha iyi şartlarda büyüsün, ben ona yetecek kadar paraya ya da aile bütçesine sahip değilim. En azından benden başkası çocuğuma benden daha iyi bakabilir ve çocuğumu daha iyi şartlarda büyüterek onun okumasına ve iyi yerlere gelmesini sağlayabilir’ tarzında bir düşünce de olabilir. Ancak bu durum da oldukça makul değildir. Çünkü her annenin vicdanı vardır ve çocuğunu oralara bırakamaz. Her ne olursa olsun şartlar neleri ya da neyi gösterirse göstersin bir anne evladını o şekilde bir cami avlusuna ya da zengin bir ailenin kapısının önüne bırakmamalıdır.
Genel olarak özetlemek gerekir ise, kız ya da erkek fark etmeksizin her çocuk anneleri ile beraber yoğun şekilde güzel bir tabloya sebep olurlar. Henüz daha yeni doğdukları andan itibaren bebekler annelerine emanettir ve bebek doğduktan yaklaşık otuz dakika sonra bebek anne kucağına verilir ve orada mükemmel bir bağ oluşur çocuk ve anne arasında. Bazen anne bu bağı çocuğunun hayatı boyunca koparmaz bazen ise vicdansız bir şekilde çocuğunu bir cami avlusunda ya da herhangi bir yere bırakarak onu yalnızlığa terk eder ve annesiz bir biçimde ilerleme kat etmesine neden olur. Elbette bu ve bu gibi hallerde aşırı da ön yargılı olmamak gerekir. Bu ve benzeri durumlarda annelerin önce neden çocuğunu bıraktığını daha sonra yargılama yapmak gerekir.